Samsun'un Tarihi ve Tarihçesi

27.05.2010 02:43

 Samsun'un Tarihi ve Tarihçesi

Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919 yılında Kurtuluş Mücadelesini başlattığı Samsun'un Türk Kurtuluş Tarihinde müstesna bir yeri vardır. Çok eski çağların ticaret ve kültür merkezi liman şehridir. Günümüze kadar bu görünümünü devam ettirmiştir. Bugün de bu özelliğini korumaktadır. İç Anadolu'nun Karadeniz'e açılan penceresidir. Kara Hava  ve demiryolu ulaşımına sahiptir.

Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlamasında ve çağdaş Türkiye inin kuruluşunda müstesna bir yere sahip olan Samsun Cumhuriyet tarihimiz içinde de Karadeniz Bölgesinin ve ülkemizin önemli bir merkezi haline gelmiştir. Her ne kadar henüz gereği gibi değerlendirilemeyen doğal ve ekonomik potansiyele sahip olmakla birlikte Samsun halen Karadeniz Bölgesinin nüfus sanayi ticaret doğal ve kültürel varlıklar ve zenginlikler açısından en büyük ilidir.

Doğu Karadeniz boyunca kıyılara yapışık olarak uzanan dağlar Samsun'a ülkemizin iki büyük ve verimli ovasını armağan edercesine iç kısımlara çekilip sonra tekrar kıyıya paralel yoluna devam etmiştir. Verimli Çarşamba ve Bafra Ovaları ile bu ovalara hayat veren Yeşilırmak ve Kızılırmak Samsun'un belirgin coğrafi karakteristik özellikleridir. Bu ovalarda yetiştirilen tarımsal ürünler bölgemizin ticari ve sınai varlığının da asıl etkenleridir.

İlimizin 957.888 ha. Toprak büyüklüğünün % 46.87 si tarım alanı olup bu alanlarda başta tütün Buğday Pirinç şekerpancarı mısır fındık ayçiçeği meyve ve sebze olmak üzere çok çeşitli ürün yetiştirilmektedir. İlin tarımsal durumu nedeniyle tarıma dayalı sanayinin teşviki ve geliştirilmesi gereklidir.

Organize Sanayi Bölgesi büyük ölçüde tamamlanmış olup Kavak ve Bafra Organize Sanayi Bölgelerinin bitirilme çalışmaları devam etmektedir.

Her geçen yıl çeşitli bölüm ve fakültelerin eklenmesi ile gelişen Ondokuz Mayıs Üniversitesinin şu anki öğrenci sayısı 30000'dur. Üniversitemiz Samsun'un kültür odağı ve gurur kaynağıdır.

Coğrafi konumu itibariyle bölgenin merkezi durumunda bulunan ilimizde hemen hemen tüm kuruluşları bölge müdürlükleri yer almaktadır.

Samsun'un Tarihi
Samsun İlimiz insanlık tarihi açısından çok eski bir yerleşim alanıdır. Başta bugünkü şehrin merkezi olmak üzere Kızılırmak vadisi Kavak Tekkeköy Çarşamba ovasında eski çağlardan beri insan iskan edilmiş ve yaşam sürmüştür.

Orta Taş Devrinde (Mezolitik. M.Ö 10000-5000) insanların Tekkeköyde bulunan sığınaklarda yaşadıkları ve bölgenin en eski yerleşimcileri oldukları bilinmektedir. Yine Cilalı Taş Devri (Neolitik. MÖ. 5000-4000) ile Bakır-Tunç Devrinde (Kalkolitik. M.Ö.4000-1700) insanların Samsun merkez Dündar Tepe Kavak Kalenderoğlu ve Bafra İkiztepe de sürekli iskan oluşturarak yaşamlarını devam ettirdikleri yapılan Arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır.

Samsun İli sınırları içerisinde devlet kurarak yaşayan en eski topluluk Gaşkalar'dır. Bu medeniyette Gasgaslar da denilmektedir. (M.Ö.5000-3500) Bilinen bu ilk medeniyeti takiben bütün Kuzey Anadolu'ya hakim olan Paflagonlar Kızılırmak Havzasında yaşamışlardır. (m.ö. 3000-1100) Hititler (M.Ö. 2000-1200) Frigyalılar (M.Ö. 1182-M.Ö. 676) Kimmerler (M.Ö. 676) Lidyalılar (M.Ö. 1200-547 bugün Kara Samsun adıyla isimlendirilen yere ENETE adında bir site kurdular) Miletliler (İyonya) (M.Ö.2000- M.Ö.400) Egeden Karadeniz yoluyla ENETE'ye yerleşerek “Amisus” veya “Amisos” ismini verdiler. Perslerin (M.Ö.550-330) Lidya Kralı Krezus'u yenmeleri sonunda M.Ö. 546 Amisos Pers İmparatorluğunun eline geçti. M.Ö. 331 yılında Büyük İskenderin Persleri yenmesi sonucu Makedonya İmparatorluğu eline geçen Amisos İskenderin ölümüyle Pers kökenli Kont Krallığı (M.Ö. 255-63) kuruldu. Amisos Kont Krallığının başkenti oldu.

Daha sonra M.Ö. 1. yy da Roma İmparatorluğu hakimiyetine giren Amisos M.S. 385 yılında Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasıyla Bizans İmparatorluğu'nun sınırları içerisinde kaldı. Amisos M.S 860 yılında Abbasiler zamanında halife Mutassım'ın emriyle Malatyalı korkunç Ömer komutasındaki kuvvetler tarafından ele geçirilmiş ise de Bizaslılar tarafından tekrar geri alınmıştır. Türklerin Anadolu'ya girmesiyle birlikte 1. Türkler birlikleri zamanında Danişmentliler tarafından Samsun kuşatılmış ise de alınamamıştır. Anadolu Selçukluları zamanında Samsun'un Müslüman yerleşim yerleri 1.185 yılında Anadolu Selçuklu hakimiyetine geçmiştir. İlk defa Amisos ismi Selçuklular tarafından Samsun olarak değiştirilerek kullanılmaya başlanılmıştır. Haçlı Seferleri sonrası başkent Trabzon olmak üzere Trabzon Rum İmparatorluğu Rum İmparatorluğu egemenliğine giren Samsun Cenevizlilerin Karadeniz'de ticareti ellerine geçirmeleri sonucunda 100 yıl kadar burada yaşamışlardır. Bu tarihlerde Türklerin yaşadığı Samsun'a “ Müslüman Samsun” 3 km. mesafede bulunan Cenevizlileri ticaret sitesine de “Gavur Samsun” denilmiştir.

1.071 yılında Malazgirt Savaşı'ndan sonra Danişmentliler tarafından alınamayan Samsun'un deniz kıyısında bir kale kurarak Müslüman Samsun'u oluşturduktan sonra 1.243 Kösedağ Savaşı sonrası Trabzon Rum İmparatorluğu egemenliğine girmiş ise de 1.296 yılında tekrar Anadolu Türklerinin eline geçmiş ve 1.389 yılında da Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti çökerken Canik Beyliğine de başkentlik yapmıştır.

Mütareke yıllarında Samsun
Rum Pontus Cemiyetlerinin Bölücü Faaliyetleri

20 yüzyıl başlarında bölücü faaliyetler Anadolu topraklarına yayıldı. Bu bölgede bağımsız bir devlet kurmak gayesi ile harekete geçen gruplardan biri de Doğu Karadeniz'deki Rumlar'dı. 1904 ‘te Merzifon'daki Amerikan Koleji'nde “Pontus Rum Cemiyeti” adı altında bir teşkilat kurulmuş ve hızla çevreye yayılmıştı. Papadopulaos adlı bir öğretmen tarafından kurulan bu cemiyet okul müdürü Mr.White'nin önderliğinde teşkilatlanmasını sürdürürken bir taraftan da itilaf devletlerinin desteğini sağlamıştır.Merzifon'da Anadolu Koleji'nde bir tek Türk talebe yoktu. 135 talebenin 108'i Ermeni 27'si Rum'du. Okul müdürü diğer kolejlerde olduğu gibi bir papazdı. 1893'de misyonerlerin tertiplediği devlet aleyhine yapılan gösterilerin planlayıcıları arasında Merzifon Anadolu Koleji müdürü olan papaz da bulunuyordu.

Kısa sürede birçok kasabada teşkilatlanan Pontus Cemiyeti başta Müdafa-i Meşruta olmak üzere yeni yeni kuruluşlar ile bölgede teşkilatlanıyor bir tarafta da “20 yaşından büyük her üyenin silahlandırılması'na çalışıyordu. Kısa sürede 14 şube açan Müdafa-i Meşruta Cemiyeti'nin Çarşamba Bafra Havza ve Kavak ‘ta da şubeleri bulunduğu gibi Avrupa devletleriyle işbirliği yapmak gayesiyle “Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti” adı altında yurt dışı ağırlıklı bir teşkilatı da vardı.

1.Dünya Savaşı yıllarında İtilaf devletlerinin açık desteğini de kazanan bölücü Rumlar çalışmalarını daha bir yoğunlaştırarak Çarlık Rusyasından da silah almayı başardılar. İngilizlerce de Mondros Mütarekesinin hemen ardından sadece Samsun Rumlarına 10000 tüfek dağıtılmış İstanbul'daki Rum Patrikhanesinin ve Yunanistan'ın isteği üzerine son 50 yılda Samsun ve yöresine “göçmen” adı altında 50000 Rum yerleştirilmiş bunların 25000 kadarı “Pontus Çeteleri” saflarında yer alarak Samsun ve Merkez kazaya bağlı köylerde 500 civarında kundaklama öldürme yaralama gibi olaylara katılarak “yoketme/Jenosid” kampanyasına girişmişlerdir.

9.Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığı Günşehirde İngiliz askerleri vardı ve Merzifon dahil bölgede önemli bir Askeri güç olarak bulunuyorlardı.Mustafa Kemal 21 Mayıs'ta Harbiye Nezareti (Genel Kurmay) ‘ne gönderdiği raporda; Samsun ve dolaylarında 40 kadar bölücü Rum çetesi bulunduğunu Müslüman halkın kaygı ve korku içinde yaşadığını Rum Çetelerine karşı bir tedbir olmak üzere bazı Laz çetelerinin para karşılığı bölgeye getirilip Rum saldırılarına karşı kullanıldığını belirtti. Söz konusu çetelerden biri ve en kuvvetlisi; Giresun Bölgesinde üstlenmekle birlikte Karadeniz'in hemen her yerinde baskınlar düzenleyen Rum çetelerini sık sık zor durumlara düşüren “Topal Osman” çetesi idi . Mustafa Kemal'in Samsun bölgesinde görüştüğü ilk kişilerden birisi de Topal Osman olmuştur.

Yunan donanmasının 9 Haziran 1921 de İnebolu'yu bombalaması üzerine taşkınlıklarını iyice artıran Rum Çetelerine karşı Ankara Hükümeti 26 Haziran 1921'de Karadeniz'deki Rum nüfusunun başka bölgelere yerleştirilmesini kararlaştırdı. Nurettin Paşa komutasında Sivas'ta kurulan Merkez ordusuna “tenkil hareketi” görevi verildi. Merkez Ordusu Komutanlığı da Pontusçulukla uğraşanlar hakkında tutuklama kararı alarak bunları birer birer yakalamaya başladı. Merzifon'daki Amerikan Koleji de kapatıldı ve yöneticileri yurtdışı edildi. Bu arada Samsun ve Trabzon metropolit merkezleri basılarak çok sayıda silah ve belge ele geçirildi.İtilaf devletleri Rumlar'a karşı alınan bu tedbirleri tesirsiz hale getirmek için bazı teşebbüslerde bulunmaya başlayınca da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dışişlerinden aşağıdaki “nota” yı almakta gecikmedi:

Pontus Devleti fikrini İstanbul'daki Rum Patrikhanesi ve Yunanistan yeniden diriltmişlerdir. Samsun ve Marmara denizi yöresinde şimdiye kadar 200000'den fazla Türk öldürülmüştür. Türk kadınlarının ırzına geçilmiş köyleri yakılmıştır. Türk uyruklu Rumlar Yunanistan tarafından silah Altına alınmaktadır. Karadeniz Rumlarını etkisiz hale getirmek için Anadolu içlerine nakledilmektedirler. Samsun bölgesindeki Rum köylerinden 2500 tüfek ve bir milyondan fazla mermi ele geçirilmiştir.”

Merkez Ordusu kuvvetlendirilerek sayısı artırılmış ve 1922 yılının başlarından itibaren de Pontus ayaklamasının bastırılmasına geçilmiştir. Bunun için de bölgeye dağılan milli kuvvetler asi Rum köylerini ve onların dayanağı olmuş yerleri birer birer taramaya başladı. Sonunda Pontus hayali ile başlayan Rumlar'ın elebaşıları ve onların yardakçıları tamamen yok edildi. Bir çıban başı olarak senelerce etkinliğini sürdüren Rumlar'ın bu tutumu kökünden kaldırıldı. Bunun için de Merkez Ordusu'unca ele geçirilen çetelerden 10886'sı kısmen affedildi. Orduya sığınmayıp direnen 11188 Rum da öldürüldü. Anadolu içlerinde oturmak zorunda bırakılan Rum kadın ve çocukları da 1923 yılı başlarında vapurlara bindirilerek Yunanistana gönderildi. Böylece Pontus hayalide sona ermiş oldu.

Cumhuriyet Döneminde Samsunla İlgili Olarak Gerçekleşen Bazı Önemli Olaylar

Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 da Samsun'a çıktı.
Mustafa Kemal Paşa 20 Eylül 1924'te tekrar Samsun'a geldi.
Vezirköprü ilçesi Amasya ilinden ayrılarak Samsun'a bağlandı.
Fransızların elinde bulunan sigara fabrikası Tekel'e devredildi.
1927'da Elektrik Şebekesi hizmete açıldı.
1929'da Samsun Su şebekesine kavuştu.
29 Ekim 1930 ‘da Gazi Kütüphanesi hizmete açıldı.
1932'de Samsun-Sivas demiryolu hizmete açıldı.
1934'te Kavak bucağı ilçe oldu.
1944'te Alaçam bucağı ilçe oldu.
1946'da Verem Savaş Dispanseri hizmete açıldı.
1953'te SSK Hastanesi hizmete açıldı.
1954'te Halk Eğitim Merkezi hizmete açıldı.
1957'de Samsun Havalimanı hizmete açıldı.
1959'da Kızılay Kan Merkezi kuruldu.
1960'ta Samsun Limanı hizmete açıldı.
1961'de Samsun Fuarı hizmete açıldı.
1968'de Karadeniz Bakır İşletmeleri hizmete girdi.
1970'de Samsun Azot fabrikası üretime başladı.
1973'te Belediye sarayı hizmete açıldı.
1979'da Samsun şehirlerarası tam otomatik Telefon görüşmesine açıldı.
1982'de 19 Mayıs Üniversitesi öğretime başladı.
1993 de Samsun Büyük Şehir statüsünü aldı
1996'da Samsun İçme ve Kullanma Suyu projesi tamamlandı.
1997'de Samsun Kalkınmada Öncelikli Yöre Statüsüne alındı. Uygulamaya Ocak 1998'de geçildi.
1998'de Samsun-Çarşamba Uluslararası Havalimanı resmi olarak açıldı. 1999 Şubatında seferler başladı

 

 

google-site-verification=AaMYWmH7znbxv4maM203YVXZ4NLbsAHB9mmBsTe7moQ

 Mustafa Kemal Paşa' nın Samsun' a hareketinden bir kaç gün önce eski ve yakın arkadaşlarından olup 1926 yılına kadar da beraber oldukları Rauf Bey (ORBAY) (Tanınmış Türk denizcisi 1881 yılın' da İstanbul' da doğdu, Heybeli Ada Bahriye Mektebini bitirdi. 1909 yılında "Hamidiye" Kravüzörü komutanı oldu, halk arasında " Hamidiye kahramanı" olarak ün kazanmıştır. 1917 yılında Bahriye Bakanı olduş, Mondros Mütarekesine imza atmıştır. 1919 yılında kurtuluş savaşı hareketlerine katılmıştır. 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisine Millet Vekili olarak girerek, 1922-1993 Türkiye Cumhuriyeti' nin ilk Başbakanı olmuştur. 1926 yılında İzmir' de Mustafa Kemal Paşa 'ya yapılması planlanan suikastten sonra 10 yıl yurt dışında kaldı. 1942 -44 yılları arasında Londra Büyük Elçiliği görevinde bulunmuştur. 1964 yılında İstanbul' da vefat etti) aldığı bir habere göre işgal kuvvetleri komutanlığı tarafından izin verilmeyecekti , ya da Bandırma Vapuru' nu Karadeniz' e çıktıktan sonra batırılacağını haber aldığını söylemiştir. Aslında Galata rıhtımları , Fransız, Sirkeci rıhtımları da İngilizler' in İşgali altındaydı. 


Paşa bu varsayımları da göz önünde tutarak fikirini değiştirmiş , Beşiktaş Akaretler' de oturan anne si Zübeyde Hanımefendi ve kız kardeşi Makbule hanımefendi' ye veda etmek için Beşiktaş' taki evlerine gitmiştir. (Bugün bu ev Akaretler' den Maçka' ya çıkan cadde üzerinden olup kapısının bir köşesinde , mermer levhada Mustafa kemal Paşanın Anne ve Kız kardeşinin burada oturdukları yazılıdır.) Onlarla bir süre görüştükten sonra, Karargahı ile beraber, Beşiktaş Vapur İskelesinden "Askeri yollama" nın bir motoruna binmiş, kız kulesi açıklarında bekleyen bandırma vapuruna geçerek , Süvari İsmail hakkı kaptan' a hareket emrini vermiştir. Bandırma vapuru Sirkeci Rıhtımında durdurularak İngilizler tarafından sıkı bir denetimden geçirilmiştir. İstanbul Boğazın' dan Karadeniz' e çıktıktan sonra hafiften esen rüzgar birden kendini şiddetli bir rüzgara bırakmış ve 279 grostonluk gemiye yüklenmeye başlamıştı. Geminin İstanbul' dan hareketinden bir süre sonra, İngiliz işgal kuvvetleri tarafından bir destroyer gönderilerek, Bandırma vapurunu geri çevirmek yada batırmakla görevlendirilmişti. Fakat Bandırma vapuru İngiliz işgal kuvvetlerinin planladığı rotayı takip etmediği için yakalayamamıştırlar. Bandırma vapuru 18 Mayıs 1919 günü saat 12 civarı Sinop limanına girmiştir. Gemide konuk olarak bulunan Sinop Mutasarrıfı (Valisi) Mashar Tevfik Bey bir sandalla karaya çıkarken, Mustafa Kemal Paşa bir ara arkadaşları ile birlikte Sinop' a çıkıp oradan da kara yolu ile Samsun' a gitmeyi düşünmüştür. Böylece takio eden savaş gemisinden kurtulmuş olacaklardı. Fakat kara yolcuğunun yol şartları nedeniyle deniz yolculuğundan daha çetin olalacağı anlaşılınca bu fikirden vaz geçilerek Vapurla yolculuğa devam kararı alınmıştır. 

Bandırma Vapuru 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü sabah 08:15' de Samsun' a demir atarken, İsmail Hakkı Kaptan yaşamının en mutlu anının tadıyordu. Bu güç görevi yerine getirebilmenin kıvancı içersinde Allah' a şükrediyordu. Dil iskelesi açığına demir atan bandırma vapurun' dan taka aracılığı ile Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları, bugünkü Samsun Büyük Oteli ve Yaşar Doğu Spor Salonu arasında bulunan ilk adım anıtının olduğu yerdeki Fransızlar' dan kalma Dil (Reji) İskelesinden karaya ayak basmışlardır. 19 Mayıs 1919 günü Samsun' a çıkan genç generalin Kurtuluş harekatını başlatacağını kimse bilmiyordu. Resmi görevi Samsun ve çevresinde baş kaldıran bazı çeteleri yola getirmekti. Resmi ünvanı ise ordu müfettişliği idi. 

Samsun\'un turkusu

Samsun İskele Başı" Türkü Sözü

30.05.2010 03:08
  Samsun iskele başı Hilaldir yarin kaşı Sevdiceğim yavrucağım Şıngır şıngır şıngırdama gel yanıma Of of civil civil civildeme gel yanıma Çirkin ile bal yeme ...

 

Bandırma Vapuru Yolculuğunun Bilinmeyen Yönleri


1914 - 1918 1. cihan savaşı kaybedilmiş , Mondros mütarekesi imzalanmış, Osmanlı Devleti parçalanmış , 7 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Orduları lav edilmiş ve Mustafa Kemal Paşa İstanbul' a gelmiş. İşgal kuvvetleri donanması da bir rastlantı sonucu Haydar Paşa açıklarından İstanbul' a girmekteyken bu görünüm Mustafa Kemal Paşayı Son derece üzmüş ve etkilemiştir. "Geldikleri Gibi Giderler" ünlü sözcüğünü o zaman kullanmıştır. İstanbul' da yakın arkadaşları olan Ali Fuat Paşa ( Cebesoy ) İsmet bey ( İnönü ) , Rauf Bey ve diğer yakın arkadaşları ile Şişlideki evlerinde yurdun kurtuluşu için toplantılar yapılmakta çareler aranmakta idi . Bir taraftan da işkal kuvvetleri komutanlığı "sadaret' e", (başbakanlığa) müraacatla Samsun Dolaylarında asaişin bozulduğundan Rum köylerinin sürekli olarak Türkler tarafından hücuma uğradığı ve yerel yönetimce asaişin sağlanamadığından şikayet edilmekte. Trabzon ve Polathane Metropoliti "Hırisantos" tutsaklık altında ki Rumların delegesi olarak barış konfreransına Muhtara vermişti , aksi halde işgal kuvvetleri tarafından duruma el konulacağı tehtitleri yapılmaktaydı. Çanakkale savaşların da özellikle Gelibolu yarımadasındaki savaşları ile ün yapmış olan genç general Mustafa Kemal Paşa başta ordu olmak üzere halk tarafından çok sevilmekte ve saygı görmekteydi. Osmanlı devleti içersinde başta padişah Vahdettin, Sadrazam Damat Ferit Paşa dahil devlet ileri gelenleri arasında en güvenilir kişi olarak bilinmekteydi, Sadrazam Damat Ferit Paşa dönemin iç işleri bakanı olnan, Mehmet Ali Bey' i Başbakanlığa çağırarak Samsun ve Yöresinde asayişi sağlayacak askeri komutan için " ne düşündünüz" diye sorduğunda Mehmet Ali Bey Mevcut komutanlar arasında Özel yeteneklere sahip olan tek kişinin eski yıldırım orduları komutanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa' nın olduğu Mütalaa ve önerisinde bulunmuştur. 
12 Nisan 1919 tarihinde İstanbul' dan yola çıkan Kazım Karabekir Paşa Erzurum' a ulaşmıştır. Yakın arkadaşları da Mustafa kemal Paşa' ya acele olarak Anadolu' ya geçmesini önermekteydiler 1 Mayıs 1919 tarihinde Damat Ferit Paşa Dış işleri köşkünde Mustafa Kemal Paşa' ya bir çay ziyafeti vermiştir. Toplantıda Anadolu da ki asayiş durumu bahis konusu edilmişti. 12 Myıs 1919 tarihinde de Mustafa Kemal Paşa 9. ordu müfettişliğine atandı. Atama bütün kolordulara bildirildi. Anadolu' ya geçme hazırlıkları ile meşgul olan Mustafa Kemal Paşa tekrar Damat Ferit Paşa' nın konağında yemeğe davet edilmiştir, yemekte Erkan-ı Harbiye Reisi (Genel Kurmay Başkanı) Cevat Paşa ' da (Çobanlı) bulunmaktaydı. Mustafa kemal paşa Samsun ve Çevresindeki Karışıklığı yerinde incelemeler yaparak önleyeceğini söylüyordu. Cevat Paşa ayrıca Samsun ve Sivasta asayişi bozan çeteler hakkında rapor istedi. Mustafa Kemal Paşa ayrıca bahis konusu asayişi sağlamakla beraber ordunun elindeki fazla silahları ve cephaneyi depolatacak, Doğu Anadolu' da kurulduğu söylenen şuraları dağıtacaktı. 

Mustafa Kemal Paşa , Padişah Vahdettin tarafından' da kabul edildi. Padişah Paşadan İngilizlerin şikayetçi oldukları problemleri çözmesini istedi. Paşaya "Fahri Yaverlik" verdi. (I. Cihan Savaşında Vahdettin' in Veliahtlığı döneminde yaveri olan Mustafa Kemal Bey ile beraber Almanya' ya gitmişlerdi). Padişah Vahdettin , Paşaya aynen şöyle söyledi : " Paşa Paşa Devleti kurtarabilirsin" Paşanın da yanıtı Şöyle idi: " elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime inanabilirsiniz, bana emrettiklerinizi bir an bile unutmayacağım". 


Yine Şişlide ki evinde yol hazırlıkları ile meşgul olurken bir taraftan da güvendiği arkadaşları ile görüşmelerini sürdürüyordu. I cihan harbi ardından Osmanlı donanması ağır hasar almıştı. Mevcut ve onarıma muhtaç olan gemiler de Almanya' ya bakım amaçlı gönderilmiştir. Bu bakımdan Mustafa Kemal Paşa ve Silah arkadaşlarının Samsun'a götürmek için eldeki olanaklara uyularak Bandırma Vapuru ayrılmış ve gemin süvariliğine' de 01.05.1919 tarihinde İsmail Hakkı Kaptan atanmıştı. O dönemde 41 yalında olan bandırma vapuru sürekli olarak Marmara denizi kıyılarında çalışmış , Karadeniz' e pek çıkmamıştı, Karadeniz' in hırçın dalgalarına dayanma gücü ve direnci az olan bu gemi ancak Marmara' da çalışabiliyordu. (Gemi Karadeniz' e pek Çıkmamıştı ama İsmail Hakkı kaptan iyi bir birikim sahibi ve Karadeniz'i çok iyi tanıyan bir kaptandı. 21 yıllık kaptanlık sürecinde 5 yılını bir fiil Karadeniz' de çalışmış Hindistan ve Uzak Doğuya kadar gitmiş bir kaptandır.) Mustafa Kemal Paşa tarafından Şişli' de ki evine çağrıldı. Kaptan eve vardığın da Paşa tarafından nazik bir şekilde karşılanarak, üzerinde haritalar bulunan bir masaya oturması işaret edildi. Paşa kaptandan gemi hakkında bilgi istemiştir. Beraber gidiş rotasını saptamışlardır. Kaptan önce geminin özelliklerini anlatmış. Geminin 41 yaşında olduğunu , ama kıs bir hazırlık döneminden sonra bu yolculuğa hazırlıklı hale getirilebileceğini söyler. Mustafa Kemal Paşa anlatılanları sessizce dinledi, sonra da isteklerini söylemiştir. Yol boyunca geminin mümkün olduğu kadar kıyıya yakın bir rota izleyecekti. Bundan amaç düşman savaş gemilerinin muhtemel saldırılarından korunup en hızlı yoldan karaya geçmekti. Yolculuk Samsun' da noktalanacaktı. Muhtemel bir tehlike anında Sinop' a çıkabilirlerdi. Her şey gelişmelere bağlı idi. Kaptan izin isteyerek paşanın yanından ayrılırken kafasında tek bir düşünce vardı. Bu değerli adamı ve arkadaşlarını sağ salim Samsun'a ulaştırmaktı. 


>>>>>> Sitemizdeki bilgilerin büyük çoğunluğu alıntıdır. İlgili yazının yazarının veya kaynak sahibinin istemesi halinde ilgili yazı sitemizden kaldırılacaktır. Sitemizdeki görsel ve sesli dökümanlar video paylaşım sitelerinden alıntıdır bu sitelerde kaldırldığı an sistemimizde görünmeyecektir. >>>>AKCAGUN KOYU WEB SiTESi (kurucu: iSMET YILMAZ >>>