Organik Tarım Nedir? Nasıl Yapılır?

15.05.2010 01:32

 

 

Organik Tarım Nedir? Nasıl Yapılır?

 
organik tarım denince, hem bitkisel hem de hayvansal üretim anlaşılmalıdır. Yeryüzünde yetişen ve tarımı yapılan her türlü bitki organik tarımda kullanılabilir. Ülkemizi örnek olarak verirsek, organik buğday, organik ayçiçeği, organik soya, organik çeltik, organik mısır, organik meyve ve sebze gibi ülkemiz tarımında yer alan her türlü bitkinin tarımı yapılabilir. Diğer yandan, hayvansal ürünleri de (et, süt, yoğurt, bal, yumurta vd.) organik olarak elde etmek mümkündür. Bunun için, büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarını, kontrollü şartlarda tamamen doğal yemlerle (organik tarımla üretilmiş) beslemek, hastalık durumunda herhangi bir kimyasal madde (ilaç, hormon-büyüme ve gelişme düzenleyiciler) vermekten kaçınmak yeterlidir.
Burada, organik tarımla ilgili verilen bilgiler, bitkisel üretimle ilgilidir.
Ülkemizde ilk organik tarım faaliyetleri, bundan 20 yıl kadar önce (1985-1986 yılları), bazı Avrupa ülkelerinden gelen talepler doğrultusunda, Ege bölgemizde kuru incir ve kuru üzüm üretimiyle başlamıştır. Ancak ülkemizin gündemine son 10 yıllık dönemde girmiş olup, son yıllarda Avrupa Birliğinin de talepleri doğrultusunda iyice gündeme oturmuştur. Bugün, Ege bölgesi dışına da taşarak tüm ülkeye yayılmış durumdadır. Yurt dışından gelen talepler nedeniyle, ürünlerde de çeşitlilik (fındık ve kuru kayısı gibi) gözlenmektedir. Günümüzde artık, ekim alanları bazı bitkiler için yeterli olmasa da, hemen hemen her türlü bitki grubu ile organik tarım faaliyetleri yapılmaktadır.
 
Diğer bir tarımsal faaliyet olan Doğal tarım (naturel tarım), organik tarımdan tamamen farklı olup, aynı şeyler değildir.  Örneğin, bir alanda, dışarıdan hiçbir kimyasal gübre, ilaç veya hormon kullanmadan kendi haline yetişen bir bitkinin ürününe doğal ürün veya naturel ürün, bu işleme de doğal ve naturel tarım demek mümkündür. Daha önceden, toprakta birikmiş olan gübre, ilaç ve diğer kimyasal madde kalıntılarının varlığı, o ürünün doğal olduğunu değiştirmez. Ancak, böyle bir ürün organik değildir. Çünkü, organik tarımın belirli kuralları olup, bunlara uyulması zorunludur. Her ne kadar, dışarıdan herhangi bir kimyasal madde uygulaması olmamasına rağmen, tarlada daha önceden birikmiş olan kimyasal madde kalıntıları, elde edilecek ürünü organik olmaktan, yapılan işlemleri de organik tarım olmaktan çıkarır. Bu iki tanım birbirlerinden kesin olarak ayrılmalı ve çok dikkat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, her organik ürün, doğal (naturel) bir üründür. Ancak, her doğal ürün organik ürün değildir.  
Bugün, dünyanın pek çok ülkesinde organik tarım benimsenmiş ve tarımsal üretim sistemlerinde önemli yerlere sahip olmuştur. Aşağıdaki tabloda, 2002 yılında dünya ülkelerinin organik tarım sistemine ayırmış oldukları alanlar verilmiştir.
Dünya’da organik tarım yapan ülkeler (2002)
 
Ülkeler
Ekiliş Alanı
(Ha)
Avustralya 10.500.000
Arjantin 3.192.000
İtalya 1.230.000
Kanada 1.000.000
A.B.D 948.553
Brezilya 803.000
İngiltere 729.550
Uruguay 678.481
Almanya 632.165
İspanya 485.130
Fransa 419.750
Avusturya 345.375
İsveç 320.000
Çin 301.295
Şili 273.000
Çek Cumhuriyeti 235.136
Danimarka 174.600
Ukrayna 164.449
Finlandiya 147.943
Meksika 143.154
Uganda 122.000
İsviçre 102.999
Macaristan 100.000
Hindistan 90.000
Peru 84.000
Portekiz 70.857
                                   (Grolink 2003)
Ülkemizdeki organik tarım alanlarının ise, 2003 yılı tahminine göre 60.000-70.000 hektar olduğu bildirilmektedir.
 
 
Organik Tarım Kuralları : Organik tarım sistemlerinde ana kural, daha önce de belirtildiği gibi, üretim aşamasında yapay kimyasal hiçbir maddenin kullanılmamasıdır. Bunun yanında, son yıllarda yine gündemde olan ve transgenik olarak da bilinen genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanılması da yasaklanmıştır.
 
Organik tarım yapılacak alanlarda, herhangi bir kimyasal ilaç ve gübre kalıntısının olmaması gerekir. Tarıma yeni açılacak alanlar bu yönden uygun alanlardır. Eğer, yıllardır üzerinde tarımsal faaliyetlerin yapıla geldiği bir alanda organik tarım yapılmak isteniyorsa, öncelikle bu alanlarda birikmesi muhtemel olan inorganik (sentetik) gübre ve tarımsal ilaç kalıntılarının yok edilmesi, tarladan uzaklaştırılması gerekir. Bu amaçla, böyle alanlarda birkaç yıl boyunca (3-5 yıl, en az 3 yıl) hiçbir kimyasal gübre ve tarımsal ilaç uygulaması yapmadan bitki yetiştiriciliği yapılmalı ve kalıntı gübrelerin bu bitkiler tarafından sömürülmesi sağlanmalıdır. Bunun yanında, böyle alanlarda, biraz külfetli olsa da, yıkama yapılarak bu kalıntıların, tarımsal aktif bölge olarak kabul edilen toprağın üstten 40-50 cm’ lik bölümünden uzaklaştırılması da düşünülebilir. Yine, organik tarım yapılacak alanların erozyona açık olmaması ve böyle alanlarda toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısının bozulmamış olması gerekir.
Peki, yukarıda bahsedilen bütün özelliklere sahip bir alanda, çiftçi organik üretime başlayabilir mi? Hayır. Çiftçinin, organik tarım yaptığını veya yapacağını ve daha sonra elde ettiği ürünleri organik ürün olarak pazarlayabilmesi için, bütün bu işlemleri belgelendirmesi ve bir sertifika alması gerekir. Bu amaçla, ulusal veya uluslar arası pek çok kuruluş bu hizmeti vermektedir. Bugün, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yetki ve izin verilmiş Mersin’de 1 ve İzmir’de de 6 olmak üzere toplam 7 adet kontrol ve sertifikasyon kuruluşu bu hizmeti vermektedir. Organik tarımla ilgili herhangi bir faaliyette (üretim, işleme, ihracat vs.) bulunmak isteyen şahıslar, önce bu kuruluşlardan birisine başvuracak ve bu kuruluşla bir sözleşme imzalayacaktır. Sözleşmenin imzalanmasından ve bu sözleşmenin bakanlığa bildirilmesinden sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ilgili Genel Müdürlüğü’ne gerekli başvuru yapılacaktır. Bu kuruluşların adları ve adresleri liste halinde en son bölümde verilmiştir.
Önümüzdeki yıllarda, gelecek talepler doğrultusunda, bu kuruluşların hizmet verdiği illerin ve bu tip kuruluşların sayılarının artacağı şüphesizdir. 
 
 
Çiftçi, organik tarıma başlamadan önce, bu kuruluşlardan herhangi birisine başvurarak organik tarım yapmak istediğini beyan edecek ve kuruluş elamanlarınca organik tarım için ayrılacak alanların uygunluğu kontrol edilecek, eğer uygunsa izin verilecektir. Organik tarım için izin alabilmek işi çözmüyor. Aynı kuruluş elamanlarınca, organik tarım yapılacağı beyan edilen alanlar ve çiftçi, üretimin her aşamasında kontrol ve takip edilecek ve organik tarımda kullanılmaması gereken girdilerin kullanılıp kullanılmadığı ortaya konacaktır.
Bu aşamadan sonra, hasat döneminde uygun görülen ve tekniğine uygun üretilen ürünlere “organik” tir sertifikası verilecek ve pazardaki yerini alacaktır. Kısacası, çiftçinin yaptığı üretim faaliyetleri, tarlada ekim öncesinden başlayarak, ekim-dikim, gübreleme, yabancı ot kontrolü, hasat-harman, ürünün tarladan depoya ve depodan da pazara (market vd.) taşınmasını da kapsayan üretim zinciri çok sıkı bir şekilde denetlenmek zorundadır. Görüldüğü gibi, ilk bakışta kolaymış gibi görünmesine rağmen, aslında tamamen kontrol altında olması gereken bir faaliyettir.
Organik tarım sisteminde, dışarıdan antibiyotik, bitki büyüme düzenleyicileri (hormonlar), böcek öldürücüler ve gübreler gibi sentetik herhangi bir yapay kimyasal madde uygulaması olmayacağı için, verimliliği korunmuş ve devam ettirilen topraklarda zararlılardan ve hastalıklardan etkilenmeden sağlıklı bitkilerin yetiştirilmesi ve bu koşullarda ürünün elde edilmesi amaçlanmaktadır. Bunun için aşağıda açıklanan bazı uygulamaların yapılması gerekir.
Toprak Verimliliği : Organik tarımda ana ilkelerden birisi de, bitkinin değil, toprağın beslenmesidir. Yani, toprağın verimli hale getirilmesi ve bunun korunmasıdırToprak verimliliğini sağlamak ve bunu devam ettirmek için, 3 farklı doğal madde kullanılabilir. Bunlar;
a)-Çiftlik Gübresi: Taze, yanmamış gübre haricindeki tüm büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarından elde edilen gübreler rahatlıkla kullanılabilir ve bitki büyüme ve gelişimi için gerekli bütün temel bitki besin maddelerini toprağa kazandırır.
Çiftlik gübresi uygulaması ekim-dikimden önce yapılmalıdır. Ekim-dikim sonrasında uygulama yapılması tavsiye edilmez. Mümkünse, bu tip uygulamadan kaçınılmalıdır. Zorunlu hallerde, eğer sebze üretiminde kullanılacak ise, özellikle pişirilmeden tüketilen sebzelerin hasadından en az 60 gün önce kullanılmalıdır. Ancak, bu şekilde gübresi kullanılacak hayvan grubunun da organik besinlerle (örneğin antibiyotiksiz ve hormonsuz besinlerle) beslenmiş olması gerektiği bilinmelidir.
Kedi ve köpek gibi hayvanların dışkıları gübre olarak kullanılmamalıdır. Bu tür hayvanların dışkılarında insanlara da geçebilen ve sağlık problemleri yaratan parazitler bulunur.
Yukarıda da belirtildiği gibi, taze, yanmamış gübre kullanımı tavsiye edilmez. Çünkü, yanmamış taze gübre ile yabancı ot tohumlarının ve bazı fungal (mantari) hastalık etmenlerinin toprağa bulaştığı bilinmektedir. Bunların önlenmesi açısından bu konuda dikkatli olunmalıdır.
  
Bazı çiftlik gübrelerinin NPK değerleri
 
Gübre Çeşidi
N
 (Azot)
(%)
P
(Fosforik asit) (%)
K
(Potasyum)
 (%)
İnek 0.57 0.23 0.62

Tümünü göster

google-site-verification=AaMYWmH7znbxv4maM203YVXZ4NLbsAHB9mmBsTe7moQ

>>>>>> Sitemizdeki bilgilerin büyük çoğunluğu alıntıdır. İlgili yazının yazarının veya kaynak sahibinin istemesi halinde ilgili yazı sitemizden kaldırılacaktır. Sitemizdeki görsel ve sesli dökümanlar video paylaşım sitelerinden alıntıdır bu sitelerde kaldırldığı an sistemimizde görünmeyecektir. >>>>AKCAGUN KOYU WEB SiTESi (kurucu: iSMET YILMAZ >>>